Valve Firmasının oluşturduğu Steam platformunu hepiniz biliyordur. Left 4 Dead – İnceleme yazımda değineceğim. Bu fikir ilk olarak Counter Strike ile ortaya çıktı fakat farklı bir devrime de tanıklık etti. İlk olarak Steam‘in çıkış tarihi 1998 olsa da, Counter Strike ile oyuncuları yerel bağlantı üzerindeki oynamalarının verdiği zorluk (Arkadaş bulamama, oyunu tek başına bir yerden sonra sıkması gibi), genelde o tarihlerde internet kafelerinin vazgeçilmezleri arasındaydı.
Çünkü genelde kullanıcılar o tarihlerde çoklu oyunu internet kafelerinin çoklu ortam olan yerel bağlantısı üzerinden Ping sorunu olmadan daha rahat oynayabiliyor, tanımadığı insanlar ile de birlikte karşılıklı çatışabiliyordu. Bu da büyük bir hazırlık ile Steam‘in ortaya çıkması, artık yerel bağlantıların dışında da, en uzaktaki bir kişiyle aynı sunucu üzerinde çatışma şansı veriyordu (Tabi internet hızlarının da hızla gelişmesi ile).
Hele ki son zamanlarda “Zombie” kavramının popüler olması, hatta son 5-10 yıl içerisinde bu olgunun pazarlamasındaki yapılan atılımlar, filmler, hatta diziler bile Valve‘in artık bu anlamda bu işe el atmasını da hızlandırdı. Bunun meyvelerini de tabi ki Left 4 Dead ile birlikte almış oldu.
Aslında bir kaç yıl bu oyunu beta olarak, bazen de demo olarak sunsa da, 2008 yılında artık kararlı bir şekle getirip piyasaya sürdü. Bazen biz oyuncular, oyun kurgularının önce bir hayali kurgu ile işlenip sonrasında devamının geleceğini düşünürüz. Yani ilk versiyon aslında o pastanın tamamının bir parçasıdır sadece. Yalnız bu oyunda ne yazık ki böyle bir durum yok.
Nasıl olabilir diye düşünüyorsanız, 2010 yılında çıkan “The Walking Dead“‘in aslında bu oyun temelini oluşturdu diyebiliriz. Sebebi ise oyunda sadece 4 karakter ve bu 4 karakterin de hikayeleri farklı olarak bir yerde buluşmasıyla başlıyor. The Walking Dead‘de ise bu başlangıç farklı görünse de aslında öyle değil. Amaçlar oyundaki gibi zombileri öldürüp hayatta kalmak üzerine.
Hatta öyle ileri gidilmiş ki, oyunda tek başınıza yüksek zorluk seviyesinde bile ilerlemeniz gerçekten çok zor. Bu da gerçek hayatla ne kadar iniltili bir detay olduğunu da ortaya koyuyor yapımcılar. Grafik olarak 2008 yılına istinaden (Eğer ki Steam üzerinden oynamıyorsanız tabi ki) sizi tatmin edebilir.
Aslında oyun içi mekan ve modellemeler güzel. Zombilerin de komik sesleri olsa da oyunda baş belası olan yaratıklar ve en büyük düşmanınız Tank da gerçekten oyun seyrini farklılaştırıyor. Tabi bazen bağlandığınız sunucuya istinaden de yavaşlamalar ya da gecikmeler de olabiliyor. Bu da direk oyun içi fizik motoruna da etki etmiyor değil. Mesela oyunda av tüfeği ile nişan alıp ateş ettiğinizde o gecikme sebebi ile atışı kaçırabiliyorsunuz.
Oyun Steam üzerinden sık güncelleniyor. Eğer ki Steam üzerinde oynuyorsanız her türlü oluşan sunucu ya da oyun içi sorunlarda merak etmeyin Valve firması her daim aktif ve güncel tutmaya gayret ediyor oyunu. Tabi bu da en büyük artısı aslında. Diğer oyunlar gibi yılda bir güncelleme dosyası çıkartmıyorlar. Bu da oyunun hem güncel ekran kartlarına istinaden grafiklerin canlı kalmasını sağlıyor, hem de hataların giderilmesi de oyunun her daim tadının daha da iyi olduğu anlamına geliyor.
Eğer ki gün içerisinde çok yoruluyor, stresli bir zamandan kafanızı çıkartıp biraz rahatlamak istiyorsanız, bu oyunu kaçırmayın derim. Hem takım oyununda yerinizi alır, hem de yaratık öldürerek stres atıyor olursunuz. Ama sakın Counter Strike ile karıştırmayın. Gerçekten farklı bir oyun, kaçırmayın derim.
İyi oyunlar…
Oyundan Kareler
